bundan sonra naçizane şiir, deneme ve nasipse diğer tür edebî yazılarımı paylaşacağım başlıktır. hiç rez almadan beğeninize sunuyorum sonra artık verdiğiniz tepkilere göre birer birer paylaşırım. öncelikle şunu belirtmek isterim ki daha önce bir kaç internet sitesinde paylaşmışlığım vardır eğer ki canımız dayımız
sari dayi bu siteden görür de çalıntı derse diye belirtmek isterim
(bkz: sari dayi ifşa team)
ÇAY BAHÇESİ
Her zaman olduğu gibi, yine yalnızım.
Düşüncelerimle, duygularımla, kalemim ve kağıdımla başbaşayım.
Bugün selamlaştığım kişiler aynadaki yüzüm, sokakta bana çarpan çocuk ve oturduğum çay bahçesinin çaycısı sadece.
Güzel bir yer burası
Ufak masaları, bergamot kokan çayı ve küçük bahçesinin içindeki koca çınarla tasvir edebilirim burayı.
Masamı hatrımdaki her şeyle paylaşıyorum.
Dört tabureli bu ufak masanın üç taburesi boş hala.
Kağıdımla, kalemimle, bir demet tütünüm, kül tablası ve çakmağımla paylaşıyorum, üç tabure hala bomboş.
Dertlerim, sevdam, düşünceler...
Hala boş üç tabure.
Muhabbet ediyoruz çaycı ağabeyin bittikçe yenilediği çay ile.
Ufak bahçe tıklım tıklım dolu, çıt çıkmıyor.
Futbol muhabbeti, askerlik anıları, taşların ıstakaya kondukça çıkardığı sesler çay kaşıklarının şıngırtıları, 52 kağıtlarının hışırtıları, her şey.
Hiç bir şey.
Ses çıkmıyor ufak bahçeden.
Ara sıra çınarın yapraklarının rüzgarla hasbihâli duyuluyor sadece.
Benim gür sesim hiç duyulmuyor.
Duyulmuyor haykıra haykıra söylediğim yalnızlığım, anlaşılmıyor.
Yaptığım onca işin, kendimi ispatlamak için,
Söylediğim onca şiirin, sözün,
Bağırdığım, haykırdım onca marşın, bestenin,
İçtiğim onca çayın, kahvenin,
Hayallerimin, gördüklerimin, yaşadıklarımın,
Hiç birinin anlamı yok.
Hepsinin anlamı var.
Yaşadıklarımın, yaşattıklarımın, yaptıklarımın.
Hepsinin birer bedeli var.
-Borcum ne kadar abi?